
Rüyalar...
Olmayan beden ile bilinmeyen bir mekan... Neredeyiz hangi zamanda, gördüklerimiz kim?
Bilinmedik bir mekanda şüphe olmayan bir gerçeklikle, rüyada olduğumuzu ancak uyandığımızda anladığımız bir alem...Rüya!
Bu rüya halinden anlıyoruz ki, yasamak için bir bedene ve mekana ihtiyaç yoktur. Bizde var olan ruh sonsuzluğu yaşamak için yeterli olsa gerek.
Yüce Yaradan Kutsal Kitabımızda, ölüm ve uyku konusunu bizlere şöyle bildirmiştir;
Zumer-42 Allah, o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkor, diğerlerini de takdir edilmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır. |
Düşünüyoruz;
Ölüm ve uyku halinde içinde bulunduğumuz alemin aynı alem olduğu, arasında ki farkın ise uyku halinde olanların tekrar hayata (bedene) döndüğü anlatılmaktadır.
Her insan hayatı boyunca zaman zaman çok etkilendiği rüyalar görür elbet. Öyle gerçektir ki yaşananlar, rüya olduğunu sadece uyandığında anlar insan. Oysa bedeni sadece biyolojik devamlılığını sağlamak için canlı kalmaktadır. Aslında bedenimiz burda yaşarken biz başka alemlerde, şüphesiz bir gerçeklik içinde varlığımıza devam etmekteyiz.
İşte bu varlığımıza devam ettiğimiz alem yani rüyada gördüklerimiz yaşadıklarımız bizim bedensiz de bilinmedik mekanlarda yaşaya bildiğimizin ispatı olsa gerek!
Bu içinde bulunduğumuz hal veya alem, ölüm ve uyku halinin aynı alemler olabileceği konusunda bizlere bir işaret vermektedir.
Yine Kutsal Kitabımızda Kehf suresinde, uyku haline dikkat çekerek bizlere şöyle bildirilmiştir;
Kehf-18 "Bir de onları mağarada görseydin uyanık sanırdın. Halbuki onlar uykudadırlar. Biz onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de girişte ön ayaklarını ileri doğru uzatmıştı. Eğer onları görseydin, arkana bakmadan kaçardın ve için korku ile dolardı."
Kehf-19 "Onları bir mucize olarak uyuttuğumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini uyandırdık da içlerinden bir sözcü şöyle dedi: "Ne kadar durup kaldınız?" (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık" dediler. (Kimi de) şöyle dediler: "Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dikkatli davransın ve sizi kimseye sezdirmesin."
Anlıyoruz ki ölüm hali uzun bir uyku hali yani ölümsüzlük hali...
Acaba yaşadığımız dünyamı gerçeğimiz yoksa rüyalarımız mı?
Acaba uyandığımızda gerçek alemimize mi uyuyoruz" diye düşünmeden de edemiyeceğim!
Şüphesiz ki doğruyu ancak Allah bilir."
Acaba uyandığımızda gerçek alemimize mi uyuyoruz" diye düşünmeden de edemiyeceğim!
Şüphesiz ki doğruyu ancak Allah bilir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder